20 Kasım 2010 Cumartesi

Cennetim

Evden ayrılalı iki ay olmasına rağmen dönüşte karşılaşılan manzara çarpıcı şekilde farklı. Ağustos sonunda yeşilin hâkim olduğu dağları şimdi güz mevsimi işgal etmiş. Sonbaharım tüm renklerini görmek mümkün; yeşilin, sarının kahvenin tonları birbirleriyle müthiş bir uyum içerisinde. Manzaranın güzelliği karşısında büyülenmek yerine hüzünleniyorum ben. Sonbaharlarda kaybettiklerim koca birer toz olup gözlerime doluşuyor. Sanki sonbahar burada dünyadaki herhangi bir yerden daha hüzünlü geçiyor. Aklıma gelmişken söylemeden geçemeyeceğim; diktiğim ceviz ağacı da epey büyümüş seneye verir sanırım ilk meyvesini. Bu mevsimin verdiği burukluğa rağmen burası benim dünya üzerindeki cennetim. Gelip görseniz hiçbir halt yok bildiğiniz dağ taş toprak. Şöyle baktığınızda görecekleriniz engebeli araziler dağlar tepeler yer yer tarlalar, yer yer meşe ormanı veya çam ormanı. Fakat dedim ya benim cennetim burası. Hayatımın en mutlu günleri burada geçti ve hala ben burada en mutluyum. Kendimi daha temiz günahsız hissettiğim başka bir yer daha yok. Yağmurunda ıslandıkça, toprağına ayaklarımı bastıkça, rüzgârına yüzümü çarptıkça çocukluğuma gidip arınıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder