8 Şubat 2012 Çarşamba

Bugün Ölsem...


      Çok da hayıflanmazdım sanırım, hatta ölüm şeklimden bile şikayet etmezdim. Sadece ailem ve beni seven arkadaşlarım için bi süre için acı çekerlerdi. Tamam annem ve babamın içinden hiç çıkmayacak saplı bir bıçak gibi dururdu yokluğum ama alışırlardı. Bende ise sıkıntı yok nasılsa öldükten sonra özlem nasıl birşeydir hatırlamıyor olacağım. Sonra annsiz büyüyecek bir çocuğum yok henüz, başladığım hiçbir şey olmadığı için sonunu merak ettiğim herhangi bir şey de yok. Yüz yılda yaşasam gerçekleşmeyecek abuk subuk hayallerim var sadece. Hani yaşasam yüz yıl yine gerçekleşmez, sıkılırım lan yüz yıl bir hayalin peşinde koşulur mu. Benim sabırsız ruhuma aykırı bir kere.

      Acaba ölüm anında kimler o film şeridinde yer alırdı...Kimlere söylenmemiş sözlerim var ki...Tarıyorum ve söylenmemiş söz ya da pişmanlık tespit edilemiyor hafızada. Demek ki alacak verecek kalmamış.Bu iyi.

     Yine de baharın geldiğini, badem ağaçlarının beyaza büründüğünü görmemek üzerdi. Of bir de bu havada ölünür mü ya. İnsanın evden çıkası gelmiyor cemaat biraz isteksiz katılacak cenazeme bu durumda. Hatta belki soğuk diye abdestsiz bile gelirler. Acaba hangi vakit namazına mütaakiben kılarlardı cenaze namazımı...Benim tercihim yatsı mesela, ne o öyle gündüz vakti insan mı gömülürmüş, çok sevimsiz.  Bir de şu pamuk olayı çok can sıkıcı.
  
    Sonsöz: Vasiyetimdir arkamdan sevdiğim şarkılar çalınsın. İmam itiraz eder ve siz de onu dinlerseniz öbür tarafta iki elim yakanızdadır. Parça listesini uygun bir zamanda yazıcam.