23 Ekim 2011 Pazar

Sonsuz bir sessizlik...

    Aylardan Ekim ve iklimlerden Akdeniz olmasına rağmen çok soğuktu gece. Titremeye yetecek kadar soğuktu hem de. Saat sabaha karşı üç veya dört olmalıydı. Ne kadının ne de adamın üzerinde onları soğuktan korumaya yetecek kadar kalın giysiler yoktu. Adam içinden montunu almış olmayı diledi. Kadına verirdi, o üşümezdi hiç olmazsa. Kızdı kendine. Kadınsa soğuğu hissettiği için minnettardı çünkü bu his ona yaşadığını ve gerçekliği hissettiriyordu. Sessizce yürümeye devam ettiler. Sokakta kendileri dışında sadece sokak köpekleri ve çöplerin etrafındaki kediler vardı. Her zaman sabaha kadar açık olan market bile o gece kapalıydı sanki yan yana aynı yöne yürüdüklerine tanıklık etmek istemezmiş gibi. Sokak lambalarının loş ışığındaki yürüyüşleri sona ermişti, adamın evinin kapısındaydılar. Adam kapıyı açtı girdi, kadın da arkasından devam etti. Adam bir an utandı önce girdiği kadına yol vermediği için ama dağınıklık varsa toplamak istiyordu ve kendini yine haklı çıkarmıştı. Kadınsa hiç önemsemedi bu ayrıntıyı ne önemi vardı ki. Hiç konuşmadılar. Kadın ayakkabısını çıkardı, girdi koltuğun üzerine çantasını bıraktı, mutfağa doğru yöneldi. Soğuğa rağmen içi yanmıştı, bir şişe suyu bir dikişte içebilecek kadar susuz hissetti kendini. Mutfağında her bir eşyanın yerini bilen bir kadının rahatlığıyla dolabı açtı bir bardak aldı su doldurup içti. Gözü tezgahın dağınıklığına ilişti, toplamak istedi sonra hemen vazgeçti. o mutfak kendisinin alanı değildi ve muhtemelen de hiç olmayacaktı.
     Adam o sırada üzerini değişiyordu. Hayatındaki iki kadından hangisinin üzülmesi gereken olduğuna çoktan karar vermişti. Aslında iki kadın da onun için önemliydi ikisini de seviyordu. Birbirlerinden çok farklıydılar hatta zıt karakterlerdi. Belki de bu yüzden her ikisinin de hayatında oluşu onu mutlu etmekteydi. Ama vicdan azabına son vermeliydi.
    Kadın odaya geldiğinde adam yataktaydı. Kadın uzandı yanına, sarıldı adama; adam da ona sarıldı. Hiçbir şey konuşmadılar. Adam, kadının alnından öptü suskunluğunu bozacaktı, gırtlağını temizledi ve şöyle dedi:
   
   -Benden kurtulmak zorundasın biliyorsun değil mi?
  
Kadın:
   -Evet. Biliyorum. 
 diyebildi. Derin bir nefes alıp devam etti:
   -Bu şehirden gittiğimde senden kurtulmuş olacağım zaten. Gitmeme de çok az kaldı.


Hiçbir şey söylemedi adam. O gece sonu gelmeyecek bir sessizlik gelip uzandı adamla kadının ortasına. 


http://www.youtube.com/watch?v=4TGxVSVlpMc